Yemek sonrası Venedik'in ara sokaklarına daldık ve yürürken yoruldukça nehir kıyılarındaki merdivenlerde sigara molası verdik. Burada da diğer şehirlerde olduğu gibi çeşmelerden suyumuzu içebildik, ancak Roma'daki kadar çok çeşme olmadığını söylemeliyim. Roma Meydanı'na doğru biraz yürüdükten sonra rehberimizin ayarladığı Gondol randevumuz için San Marco Meydanı'na geri döndük.
2.gün kahvaltı sonrası 10;44 treni ile Venedik-Santa Lucia'ya (son durak) hareket ettik. Burası trenin Venedik merkeze en yakın durağı. İner inmez dönüş için biletlerimizi aldık ve istasyonun önündeki köprüden geçip Roma Meydanı'na çıktık. Buradan San Marco meydanına dek yürüyüş dura dinlene, sigara içip kanal kıyısındaki köprüler ve merdivenlerde mola vererek yaklaşık 1 saat sürdü. Dönüşümüzde aslında 15-20 dakika sürdüğünü farkettik:-)
San Marco'ya ya da Rialto'ya sürekli oklarla yönlendirmeler olduğu için kaybolma endişeniz olmadan ara sokaklara girerek gezebilirsiniz. Venedik'te bu nedenle bir şehir haritasına gerek duymadık. Dönüşte de bu kez Roma Meydanını işaret eden okları takip ettik.
San Marco Meydanından Academia Müzesine yön gösteren okları takip ederek devam ettik. Müzeye varmadan önce acıktığımız için dönerci mantığıyla çalışan bir piza büfesinden iri dilim pizalardan aldık. Nehir kıyısında gölgede bir merdiven bulup nehir manzaralı öğle yemeğimizi yedik.
Yemek faslı sonrası müzeye yürüyüşe devam ettik.
Müzeye giriş 6,5 Euroydu. Daha çok Venedik kökenli ressamların resimleri vardı. 1400 - 1500'lü yıllarda Venedik yaşamıi dini ve kraliyet törenleri, savaşları anlatan devasa resimler var, oldukça etkileyiciydi.
Bu arada bulunduğumuz tarihe 53. Venedik Bienali'nin denk geldiğini farkettik Bu bienali izlemek gerçekten iyi olabilirdi, ancak Bienal sergi alanları şehrin farklı yerlerine dağıtılmıştı ve her birinin girişi en az 5 Euroydu. Üzülerek sergileri gezmekten vazgeçtik.
Bunun yerine San Marcodaki devasa Dükler Sarayını gezmeye karar verdik. Bu saraya giriş 13 Euro gibi hatırı sayılır bir rakam. Çaresiz ödemeyi yaptık ve içeri girdik. Saray, tüm saraylar gibi oldukça ihtişamlı, çok kocaman salon ve odalara sahip. Tüm odaların tavan süslemeleri altın oymalı bol bol tavan resimleri var. En büyük dükler salonunda çok büyük savaş ve kahramanlık resimleri duvarları süslüyor. Bir resimde de Osmanlı Donanmasının yenilgiye uğratıldığı savaş tasvir edilmişti.
Sarayda eski silahlar ve zırhların sergilendiği salonlar da bulunuyor.
Ayrıca eski dönemden kalma gondollar da var. Venedik'te tüm gondollar siyah, nedeniyse zamanında yaşanan veba salgınında ölenlerin taşımasında kullanılmasından...
Saat 16:00 olmak üzereydi, San Marco Kilisesi (Bazilikası)nı gezmeye vakit kalmadığını farkedip serbest gezmeye karar verdik.
Venedik'e gidip de maske almadan dönmek olmazdı. Rialto meydanının ilerisinde ara sokakları biraz dolaştıktan sonra 10-20 Euro civarında el yapımı maskeler satan bir dükkan bulduk ve buradan maskelerimizi aldık. Daha ucuza da maskeler var, ancak bunlar genelde Çin yapımı. Maskeler çok çeşitli, el yapımı birkaç yüz euroluk maskeler de vardı...
Venedik'te aklınıza estiği gibi ara sokaklara girmek ve bir müddet kaybolmak çok eğlenceli. Sürprizi bol bir macera. Bazen çıkmaz bir sokağa, bazen iki insanın yan yana yürüyemeceği kadar dar bir sokağa çıkıyorsunuz, bazense daha tenha bir merdivenli kıyıya denk gelip basamağa oturup nehir manzaralı bir sigara molası verebiliyorsunuz.
Venedik, Roma ve Floransa'ya göre daha pahalı bir şehir. Müthiş bir turist kalabalığı içinde bazen dar sokaklarda ilerlerken bunalabiliyor insan. Nehre ya da San Marco'ya yakın yerler hep çok pahalı.
Önerilerimiz:
- Yerlere, kanal kıyısına oturmak kaçınılmaz olduğu için kirlendiğinde üzülmeyeceğiniz pantolonlar ya da şortlar giyin (aslında bu tüm şehirler için geçerli)
- Bir kafeye tuvalet ihtiyacı olunca girin. Elbette en az bir kahve için:-)
- Tüm kafe ve restoranlara oturmadan önce menü ve fiyatları kontrol edin.
- Garsonların ters ve azarlar tavırlarını ciddiye almamaya çalışın.
- İçeceğinizi market ya da bakkaldan alıp kanal kenarından sakin bir yerlerde keyif yaparak için.
- Trenler çok dakik, asla sizi beklemeyeceklerdir. Erkenden peronda olun.
- Turist menüleri olan restoranları tercih edin, Venedik'te son akşam yemeğimizi kişi başı 11 Euro'ya kocaman bir tabak lazanya, soft drink ve patatesi kızartması idi, çok doyurucuydu.
- Bazı restoranlarda kişi başı devasa pizalar geliyor, çok aç değilseniz 2 kişi rahatlıkla doyabilirsiniz.
- İtalya'da şarap bazen koladan daha ucuz oluyor ve turist menülerinde küçük sürahide veriliyor. Şarap tatmadan ve içmeden sakın dönmeyin.
- Hesabı mutlaka kontrol edin.