Makedonya - Kosova - Yunanistan
Açıkçası bu geziye çıkarken endişelenmedim değil, bir kez eşimin de dahil olduğu öğretmen grubu vardı ve 4 güne 3 ülke sığar mıydı, emin değildim? Makedonya ve Kosova gibi 2 ülkeyi tekrar görebilme şansımın olamayacağını düşünerek ben de eşimin okulunun düzenlediği geziye katılmaya karar verdim, ama pişman oldum... Endişelerimde haklıymışım, 4 günde 3 ülkeyi gezmek hem hayal hem de zormuş...Normal şartlar altında tüm turlar bu sürede ancak Makedonya ve Yunanistan'ı gezdirebiliyorken, araya Kosova'yı sıkıştırmak tüm programları altüst edebiliyormuş...
1. Gün (ya da akşam)
Manastır Askeri Lisesi - Manastır/Bittola |
Manastır-Bittola |
Sabah kendimizi Yunanistan'ın Batı kısmında bulduk, otobüsümüz otobandan ayrılmış Makedonya'yı işaret eden yollarda ilerliyordu, bu sınır hattının yoğun olmamasından dolayı yollar dar olsa da sıkıntı yaşamadan Makedonya sınırına ulaştık.
Bu arada sınırları anlatmadan geçemeyeceğim, kimi zaman görevliler pasaportları toplayıp getirin diyor ve geç getirirlerse tur operatörlerine fırça kayıyor, kimi zaman da pasaportları otobüsten biz tek tek toplayacağız diyor. Tur operatörleri bu nedenle her sınır geçişi öncesi pasaportlarımızı toplayıp kendileri almasın diye dua ediyorlardı, eğer kendileri toplayacak olursa tur operatörü pasaportlarımızı bizlere geri dağıtırken görevliler de pasaportlarımızı topluyordu, 4 gün içinde 12 kez sınır geçince ambale oluyorsunuz.
Buradan da sorunsuz bir şekilde geçtikten sonra ilk durağımız olan Manastır (Bittola)'a vardık.
Manastır-Bittola |
Kahvaltı faslını atlattıktan sonra kendimizi şehrin meydanına attık... Meydandaki parkta gezdikten ve rehberimizden şehir ve tarihçesi hakkında bilgi aldıktan sonra ikinci durağımız olan Atatürk'ün de okuduğu Askeri Liseye giderken Atamızın gençlik aşkının yaşadığı evin önünden de geçtik...
Askeri okul artık bir müzeye dönüşmüş; bir kısmı Atatürk ile ilgili bölümden oluşurken diğer kısmında Makedonya'dan çıkarılan arkeolojik müze olarak kullanılıyor...
Buradan çıktıktan sonra otobüse atlayıp bu geceyi geçireceğimiz Ohrid kentine doğru yola çıkıyoruz. Makedonya yemyeşil bir ülke, yol boyunca dağları ormanlarla kaplı, ovaları ekili sulak arazilerden oluştuğunu fark ediyoruz... Yol üzerinde öğretmenlerin ısrarlarına dayanamayan tur liderimiz bir bahçeye çekip topladığı elmaları yolculara ikram ediyor...
Gece uykusuz kalmış olmanın da etkisiyle pilimiz bitmiş bir şekilde Ohrid kentine ve Ohrid gölüne ulaşmışken okul müdürü aniden programda bir değişiklik yaparak Ohrid kent merkezi gezisi yerine daracık yollardan geçen bir rotayı izleyerek Ohrid gölünün beslendiği kaynağa götürüyor bizi... Açıkçası yolun sonunda otobüs şoförünün jest ve mimiklerinden okul müdürü hakkındaki düşüncelerini anlamak zor değilken, kendisi bununla da yetinmeyip, zaten 10 saatin üzerinde direksiyon sallamıştı, yüksek sesle de dile getirdiğinde kimse ses çıkartamadı...
Ancak bu beklenmeyen program değişikliğinin bizim tüm gezimizi kökten etkileyeceğinin kimse henüz farkında değildi...
Göl kenarında biraz karnımızı doyurup tur attıktan sonra aynı virajlı ve dar yolu aşarak şehir merkezindeki otelimize döndük.... En azından bu güzeldi, otel Ohrid gölü kıyısında güzel manzaraya sahipti... Programda var olan kent merkezini ziyaret için geç olduğundan herkes yemek öncesi dinlenmeye çekildi...
Ohrid Gölü |
2. Gün Ohrid, Tetova ve Üsküp
Ohrid Gölü |
Ohrid Gölü |
Ohrid |
Ohrid |
Tetova |
Bir diğer nokta ise yol boyunca geçtiğimiz köylerde asılı bayraklardı, özellikle Müslüman Arnavutların yoğun olduğu köylerde hemen her evde Arnavutluk bayrakları asılıydı. Ne olursa olsun bu ülkede yeşil en hakim renkti; ovalarındaki ekilen araziler ve dağlarda ağaçlarla tam bir bereket ülkesi...
Ohrid Kale |
Üsküp - Skopje Kale |
Üsküp - Skopje Osmanlı Köprüsü |
3. Gün Kosova (Priştina ve Prizren)
Priştine |
Sınırı geçtikten sonra yaklaşık 2 saatlik yolculuktan sonra Priştina'ya varıyoruz, önce modern cadde ve sokaklardan geçip sonra Müslüman mahallesine varıyoruz, açıkçası buraları görünce moralim bozuluyor. Arkadaşlarımdan duyduğum Priştina'dan çok farklı bir şehirdeyiz.. Öyle ki, tüm seyahatimiz boyunca güvenle yaya geçitlerinde kendimizi yaya olarak yola atarken, bu mahallede araçlar zorunlu olarak dursa bile, karşıdan karşıya geçişi ağırdan alsanız korna ile taciz ediyorlar, sanırım bu trafik kuralları çerçevesinde ellerinden ancak bu geliyor, Türkiye'de olsalar gözümüzün yaşına bakmadan ezer geçerlerdi...
Priştina'da bir markete gidip, otobüste kullanmak üzere su ve erzak alırken sigara fiyatlarının ucuzluğu dikkatimi çekince, birkaç paket de sigara almadan edemiyorum. Kosova'da Euro her yerde geçerli... Ama kredi kartı ile alışveriş çok kısıtlı...
Buradan Sultan II. Murat'ın türbesini görmek üzere otobüsle hareket ediyoruz, ancak 1-2 saatlik yol bulma arayışı sonunda, bir öğretmen arkadaşın "ulan, babanızın mezarı olsa bu kadar aramazdınız" serzenişi dilimize tercüman olunca vazgeçip Kosova'daki ikinci durağımız Prizren'e yol alıyoruz....
Aslında planda Tetova'dan Prizren'e doğrudan geçmek varken aradaki dağ yolunun çok kötü olduğu söylenince rotanın değiştiğini öğreniyoruz. Siz siz olun daha önce gideceğiniz rotayı bilmeyen bir turla yola çıkmayın...
Prizren Kosova'nın Müslüman yoğunluklu büyük şehirlerinden biri, ancak bize kasabadan hallice görünüyor... Burada turun gezi planına katılmayıp nehir kıyısında bir kafede kafa dinlemeyi tercih ediyoruz...
Sonunda toparlanıp otobüse bindiğimizde ise vakit çok geçmişti ve planda yer alan Selanik'te sirtaki gecesi eğlencesinin badem olduğunun farkına vardık... Uzuuun bir yoldan ve önce Kosova-Makedonya, sonra da Makedonya-Yunanistan sınırlarını geçerek gecenin yarısında Selanik'e varabildik. Otele ulaştığımızda saat sabahın 4:30'u olduğundan odalarımıza çekilip ertesi sabah erken kalkacak olmanın stresiyle uyumaya çalıştık. Otel odamız farkına vardığımızda devasa bir odaydı, adeta bir evin genişçe salonu gibiydi, öyle ki odamızda 2 tane çift kişilik yatak bulunuyordu, hangisinde yatacağımıza karar vermekte zorlandık...
Ertesi sabah kaldığımız otelin Selanik'in dışında sayfiye yeri sayılabilecek bir yerde olduğunu fark ederek hayıflandık... Kahvaltı sonrası eşyalarımızı tekrar otobüse götürüp son günün programına uymaya çalıştık.
Biz daha önce Selanik'i gördüğümüz için tur operatörümüzden bizi kordon boyuna yakın bir mekanda indirmesini ve serbest zaman sonrasında bizi almasını rica ettik, kırmadı sağ olsun...
Otobüsten indikten ve Kordan'a yürüyüp bir kafeye konuşlandıktan sonra eşim ve arkadaşları alışveriş için çarşı dolaşırken ben de Kordon'da kahve-metaxa keyfi yaptım, abartmıyorum, böyle yorucu bir yolculuğun en keyifli anlarıydı...
Selanik turu sonrası öğle yemeğimizi yiyip Kavala yolunu tuttuk... Kısa bir Kavala molasından sonra yolda Anastasia'dan hediyelik Kavala kurabiyelerimizi aldıktan sonra Türkiye'ye dönüş yoluna çıktık...
Son Söz
Siz siz olun profesyonel olduğundan emin olmadığınız bir şirket ile böyle bir tura kalkmayın. Tur programından aykırı hareketler sizin gecikmenize neden olacaktır.Gezilecek yerleri tur operatörünün daha önceden gezdiğinden mutlaka emin olun.
4 günde Makedonya-Kosova-Yunanistan gezmek ya hayaldir ya da büyük bir yorgunluk; böyle bir parkur 5-6 günden önce gezilmez.
Tura katılanları seçmeniz çok mümkün olmasa da bildiğiniz bir grupla kısıtlamanızı öneririm, bizim turda, her ne kadar öğretmenler rahvan hareket etse de bir uyum sağlanabilmişti, öğretmen grubu dışında gelen bilmem ne mahallesi sevenlerden bir grup turda kavga raddesine dönüşebilecek ciddi uyumsuzluk sergilemişti...
Uçakla gezme imkanınız varsa Makedonya'ya uçakla gidin, bu kadar yol belli bir yaştan sonra çekilemeyebiliyor...
Ohrid |
Ohrid Gölünün taştığı nokta |
Kaleden Üsküp-Skopje |
Üsküp-Skopje Kale |
Selanik Kordon Boyu |