25 Haziran 2013 Salı

YUNAN ADALARI - MYKONOS

Mykonos Yunanistan'ın en ünlü adalarında biri... Adanın ünü kimsenin kimsenin giyimine hayat tarzına karışmamasından kaynaklanıyor... Bir de ünlü Yunan (genellik armatör) zenginlerin yazlıkları ve yatlarının merkezi olması...

Midilli sonrası 2. günümüzün sabahı Mykonos limanında demirledik. Rehberlerimiz bizlere burada ulaşımın güçlüğünden, sürüden ayrılırsak kurtların kapacağından dem vurarak bizi ekstra tura gitmeye ikna ettiler, sonradan aynı güzergahı 1-2 Euroluk bir maliyetle belediye otobüsleriyle ulaşım olduğunu öğrenince tur için kişi başı 20 Euro ödemek açıkçası midemize oturdu...

Burası oldukça ünlü bir ada ve Cruise gemilerinin önemli durak yerlerinden biri, bizim gittiğimiz gün ben 7-8 tane demirlemiş Cruise gemisi saymıştım.

Limandan şehir merkezine ve ünlü plajlara ulaşmak yaya olarak mümkün değil, eğer tura katılmadıysanız belediye otobüsleri en ekonomik seyahat şekli ve eğer taksiciler grevde değilse bu adada taksi bulmanız da olasıdır...

Önerim adaya ekstra tura katılmadan çıkmak istiyorsanız gemide kahvaltı sonrası adanın merkezine belediye otobüsleri ile gidip biraz turlayabilir, öğleden sonra yine belediye otobüsleri ile (eğer merak ediyorsanız) ünlü Mykonos plajlarına (Super Paradise Beach en çılgınıymış) gidebilirsiniz.

Biz sabah turuna katılmadığımız için şehir merkezini gezmeyi geceye bıraktık. Bu turlarda genellikle geceleri adalarda kalmıyor gemiler, biraz soruşturduğumuzda  gemilerin Casino'larının yolcuların adalardaki Casino'lara gitmesi nedeniyle para kaybına uğradığını öğrendik.

Öğle yemeği sonrası katıldığımız turda önce bize gideceğimiz "Paradise Beach" hakkında kısa bir brifing verildi, bu brifing daha çok alışkın olmayan yurdum insanının dumura uğramaması içindi...
Biz de yolda 10 yaşındaki kızımıza gideceğimiz plajda üstsüz, hatta belki de çıplak insanlarla karşılaşabileceği konusunda bilgiler vermeye çalıştık, hatta elele dolaşan erkekler görebileceğini söylediğimizde "Nasıl yani, orada gayler mi var?" sorusuyla karşılaşınca asıl dumuru biz yaşadık:-)

Gittiğimiz plaj balık istifi şezlonglardan oluşan bir plajdı, plajın hemen gerisinde cafelerden müzik yayını yapılıyordu... Bir miktar deniz keyfi ve güneşlenme safhasını tamamladıktan sonra, yaklaşık 16:30 civarı müzik biraz hızlanmaya ve müziğin volume'u artmaya başladı. İlk plaja gittiğimizde dikkatimi çeken devasa bar masaları (ki bu masaların böyle bir plajda ne işe yarayacağına anlam verememiştim) üzerinde cafelerin dansçı kızları görünce asıl eğlencenin başladığını anladık. Bir süre sonra üst üste şezlonglarda pinekleyen gençler cafelere hücum etmeye başladı. Bir süre sonra kendimizi bambaşka bir yer bulduk. Dans eden kızlara eşlik
eden turistler, masalarına şampanyalar büyük cam kova!larda kokteyller sipariş verenler derken Paradise Beach koptu gitti... Sonradan youtube'da bu gecelerin devamını da gördüm... Biz saat 18:30 civarı plajı terk edip akşam yemeği için gemiye dönerken plaj daha yeni coşuyordu...

Önerim: Eğer mutaassıpsanız size buralar yaramaz, eğer çılgınsanız, akşam merkeze inmeyi boşverip gece gemi hareket edene kadar buradaki çılgın partilerde eğlenebilirsiniz, eğer bir kız arkadaş bulmayı ümit ediyorsanız yanlış yerdesiniz, buraya gelenler genellikle tek gelmiyor...

Akşam yemeği sonrası "Taverna" tadında bir Mykonos gecesi yaşamak ve serin havada adanın şehir merkezini görmek için yola çıktık. Burası Kaş gibi, Bodrum gibi tipik bir Akdeniz kıyı şehrinden farksız. Mimarisi beyaz badanalı, mavi kapı, pencere ile güzelleştirilmiş. Ada yerlilerine göre Yunan bayrağının renklerini temsil ediyor bu doku...

Şehir merkezi limandan birkaç kilometre uzakta küçük bir yer (Kaş veya Kalkan kadar bir yer) dar sokakları, sokaklar içindeki dükkanları, bahçeli evleriyle tipik akdeniz yerleşimi...
Sokaklarda biraz turladıktan sonra merkezde kendimizi küçük limana yakın bir kafeye atıp soluklanıyoruz... Güzel Yunan biralarını içtikten sonra biraz daha turlayıp merkezdeki şapelde adak mumları yaktık:-) Yol arkadaşlarımız eşliğinde tavernaların olduğu sokakları turladık ve gecenin oldukça geç saatlerinde gemiye döndük.

Mykonos, çılgın bir tatil yapmak isteyenler için, cinsiyet ve cinsel tercihler fark etmeksizin oldukça özgür bir yer. Bizim için 1 gün - 1 gece yeterliydi:-)

Yunan Adaları - Midilli

Gemimiz Alexander von Humbold Karaköy Limanı'ndan bir gecikmeli olarak akşam saatlerinde hareket ettikten sonra akşam yemeğimizi yedik ve kendimizi açık güverteye attık. Orada yolculuğumuz için yeni dostlar bulma şansı da bulduk...

Gece kamalarımıza çekildik, şanslıydık; gemiye binmeden ben, eşim ve kızım dar bir kamarada nasıl sığışacağımızın hesabını yaparken bize connection room olarak 2 oda ayarlanmış olduğunu gördük:-) Böylece kabuslarımız sona erdi.

Gece güzel bir uyku çektikten sonra sabah gözlerimizi bir yanımızda Çanakkale diğer yanımızda Midilli Adası'nın manzarasında bulduk.

Biz kahvaltımızı yapana kadar gemimiz de Midilli limanına yanaşmaya başlamıştı bile...

Midilli Yunanistan'da en iyi Uzonun üretildiği yer bilgisini aldık. Diğerlerine göre küçük bir ada olduğunu öğrenince ekstra geziye katılmak yerine limana yakın plajda deniz keyfi yaşamaya karar verdik. Limana yakın plajı bulmamız zor olmadı:-) Gümrükten çıkınca elimize tutuşturulan broşürdeki tarifi izleyerek 5-10 dakikalık bir yürüyüşle limanın sağ tarafından müzeyi geçerek plaja attık kendimizi. Plajlara 1-2 Euro gibi cüzi bir ücretle girebiliyorsunuz.

Deniz, tıpkı Assos'un denizi gibi soğuk ve temizdi... Burada kızımız Ece bol bol denize girdi, bizse kumsalda bir ağaç altında bulduğumuz şezlongda güneş ve denizin keyfini çıkardık. Kıyıdaki kafeden her türlü ihtiyacınızı karşılamanız mümkün, fiyatlar Türkiye'den ucuz. Adalarda genellikle yerel biraları tercih ettik, beğendiğimizi söyleyebilirim. Servis fena değildi, Yunanistan sınırları içinde ilk günümüz olması nedeniyle Türk olduğumuzu söylemekten çekindik, ama işler düşündüğümüz gibi değilmiş...

Havanın serinlemeye başladığı saatlerde plajdan ayrılıp Midilli merkezine (Mitilini) gittik. Burası görüşüşte bir Efe kasabasından farksız. Limanın yanında bir koy, balıkçı tekneleri ve kıyıda tavernalar, kafeler var, hatta yerli halkın takıldığı kahvehane tarzı yerler de var. Yollarda (tam da Yunanistan'da isyanların olduğu dönemdi) orak çekiçli afişler de vardı...
Limanın ucu eski Bodrum Gümüşlük koyundaki balıkçı restoranlarını ve kafeleri andırıyor...

Biraz dolaştıktan sonra rehberimizin bize önerdiği dükkandan Yunanistan en iyi uzolarından bir miktar alıp gemiye dönmek için harekete geçtik.
Dikkat: Gemilere içmek üzere içki sokmak yasak olduğundan gemiye geri dönerken içkiyle yakalanırsanız gemi personeli yolculuk sonunda size teslim etmek üzere içkilere el koyma hakkına sahip. Biz dikkat çekmeyecek sırt çantaları ile sorunsuz olarak gemiye içki sokmayı başardık. Sonrasında geminin herşey dahil kısmının bittiği saatlerde bir kısmını tükettik:-)

Son olarak, İstanbul çıkışlı gemiler yolun uzun olması nedeniyle Midilli'ye uğruyorlar, görmeseniz çok şey kaybetmezsiniz, İzmir çıkışlı turlar daha avantajlı olabilir.

Akşama doğru gemimize döndük ve ertesi gün varacağımız Mykonos macerası için yola çıktık...

21 Haziran 2013 Cuma

Yunan Adaları Gemi Turları

Gemi ile Yunan Adaları

Gezimize ben, eşim ve kızımla Karaköy limanından başladık...
Yunan adalarına vizesiz turlar çok avantajlı oluyor. Limanda pasaportunuzu gemiye teslim ediyorsunuz ve size kredi kartı ebadında bir kart veriyorlar, bu kart tüm adalarda pasaport yerine geçiyor.

Biz de bu geziye şans eseri bir promosyon ile karar verdik....
Uzun süredir hayalini kurduğumuz Yunan Adaları ve Cruise turu bir arada bizim için biçilmez kaftandı... Rotamız İstanbul-Midilli-Mykonos-Santorini-Rodos-Girit-Atina-İstanbul olarak belirlenmiş 7 günlük bir seyahat...

Başlangıçta bu kadar güzel bir gezi olacağını tahmin edemezdik, özellikle yol boyunca gezdiğimiz adalarda Yunanlı dostlarımızın bizi "kardaş" diyerek kucaklamaları iki ülke arasındaki sorunun politikacılar arasında olduğuna inanmamızda yeterli oldu... Teşekkürler Kostas...

Açıkçası gemi turu fikri bize yabancı olmakla beraber gezi ilerledikçe ne kadar pratik olduğunu anladık. Öncelikle bagajınızı kamaranıza yerleştiriyorsunuz ve şehir ve ada değişse de bagaj topla, yerleştir sorunu yaşamıyorsunuz. Bir diğer avantajı ise gündüz adanın birinde gezdikten sonra akşam belirlenen saatte gemiye dönüyorsunuz ve siz uyurken geminiz başka bir adaya demir atmak üzere hareket etmiş oluyor...

Bu turlar tam pansiyon veya her şey dahil olarak ayrılıyor. Tam pansiyon turlarda kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeği dışında alkolsüz ve alkollü içkiler ücretli oluyor. Herşey dahil turlarda ise belli bir saate kadar (genellikle 22:00) içki ücretsiz, bu saatten sonra ücretli oluyor. Açıkçası biz öğle yemekleri için gemiye dönmeyi pek tercih etmedik, adalarda gezerken kayıntı tarzı beslenme ile idare ederek zaman kaybetmeden gezdik.

Ziyaret edilen adalarda günübirlik ekstra turlar da oluyor. Biz bir kısmına katıldık, ancak tüm adalarda ulaşım imkanları olduğundan (Santorini'de sınırlı) ekstra turlara katılmadan kendi başınıza gezme şansınız bulunuyor. Önemli olan adaya çıkmadan önce planınızı iyi yapmış olmanız.