25 Haziran 2013 Salı

Yunan Adaları - Midilli

Gemimiz Alexander von Humbold Karaköy Limanı'ndan bir gecikmeli olarak akşam saatlerinde hareket ettikten sonra akşam yemeğimizi yedik ve kendimizi açık güverteye attık. Orada yolculuğumuz için yeni dostlar bulma şansı da bulduk...

Gece kamalarımıza çekildik, şanslıydık; gemiye binmeden ben, eşim ve kızım dar bir kamarada nasıl sığışacağımızın hesabını yaparken bize connection room olarak 2 oda ayarlanmış olduğunu gördük:-) Böylece kabuslarımız sona erdi.

Gece güzel bir uyku çektikten sonra sabah gözlerimizi bir yanımızda Çanakkale diğer yanımızda Midilli Adası'nın manzarasında bulduk.

Biz kahvaltımızı yapana kadar gemimiz de Midilli limanına yanaşmaya başlamıştı bile...

Midilli Yunanistan'da en iyi Uzonun üretildiği yer bilgisini aldık. Diğerlerine göre küçük bir ada olduğunu öğrenince ekstra geziye katılmak yerine limana yakın plajda deniz keyfi yaşamaya karar verdik. Limana yakın plajı bulmamız zor olmadı:-) Gümrükten çıkınca elimize tutuşturulan broşürdeki tarifi izleyerek 5-10 dakikalık bir yürüyüşle limanın sağ tarafından müzeyi geçerek plaja attık kendimizi. Plajlara 1-2 Euro gibi cüzi bir ücretle girebiliyorsunuz.

Deniz, tıpkı Assos'un denizi gibi soğuk ve temizdi... Burada kızımız Ece bol bol denize girdi, bizse kumsalda bir ağaç altında bulduğumuz şezlongda güneş ve denizin keyfini çıkardık. Kıyıdaki kafeden her türlü ihtiyacınızı karşılamanız mümkün, fiyatlar Türkiye'den ucuz. Adalarda genellikle yerel biraları tercih ettik, beğendiğimizi söyleyebilirim. Servis fena değildi, Yunanistan sınırları içinde ilk günümüz olması nedeniyle Türk olduğumuzu söylemekten çekindik, ama işler düşündüğümüz gibi değilmiş...

Havanın serinlemeye başladığı saatlerde plajdan ayrılıp Midilli merkezine (Mitilini) gittik. Burası görüşüşte bir Efe kasabasından farksız. Limanın yanında bir koy, balıkçı tekneleri ve kıyıda tavernalar, kafeler var, hatta yerli halkın takıldığı kahvehane tarzı yerler de var. Yollarda (tam da Yunanistan'da isyanların olduğu dönemdi) orak çekiçli afişler de vardı...
Limanın ucu eski Bodrum Gümüşlük koyundaki balıkçı restoranlarını ve kafeleri andırıyor...

Biraz dolaştıktan sonra rehberimizin bize önerdiği dükkandan Yunanistan en iyi uzolarından bir miktar alıp gemiye dönmek için harekete geçtik.
Dikkat: Gemilere içmek üzere içki sokmak yasak olduğundan gemiye geri dönerken içkiyle yakalanırsanız gemi personeli yolculuk sonunda size teslim etmek üzere içkilere el koyma hakkına sahip. Biz dikkat çekmeyecek sırt çantaları ile sorunsuz olarak gemiye içki sokmayı başardık. Sonrasında geminin herşey dahil kısmının bittiği saatlerde bir kısmını tükettik:-)

Son olarak, İstanbul çıkışlı gemiler yolun uzun olması nedeniyle Midilli'ye uğruyorlar, görmeseniz çok şey kaybetmezsiniz, İzmir çıkışlı turlar daha avantajlı olabilir.

Akşama doğru gemimize döndük ve ertesi gün varacağımız Mykonos macerası için yola çıktık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder